Wednesday, September 27, 2006

Baskent Olarak Ankara'nin Gecirdigi Donusum Uzerine....

Cumartesi gunu Bekir Coskun Hurriyet'teki kosesinde bir Ankara'li olarak Ankara'nin gecirdigi degisimden dem vurup toplumun yozlasmasinin bir gostergesi olarak sunuyordu. Coskun'un pembe evleriyle, Orman Ciftligi'yle hatirladigi Ankara yerini kabasaba gokdelenlere ve kamu kuruluslarina birakmistir.

Coskun'un bu tespiti, o ve onun gibi dusunen Ankarali zihniyeti biz diger sehir insanlarina cok iyi izah etmektedir. Bir "ideal" donem -ki genelde bu Ataturk donemidir- onu izleyen yozlasma donemi ve yozlasmanin en onemli gostergesi olarak insan ve mekanin ayni olmamasi.

Ote yandan, Ankara'nin bir kent olarak tarihini bilenler, Kalenin dibinden Ulus'a kadar uzanan bir aksa yigilmis kalmis kentin, 1929 sonrasinda kentlesmeye basladigini, Cankaya-Ulus aksinin Alman kent planlamacilariyla kuruldugunu hatirlarlar. Brazil, Yeni Delhi benzeri ucuncu dunya baskentleri gibi Ankara da milli devletin vizyonuyla sifirdan kurulmus bir kenttir.

Sihhiye etrafinda uzanan Bakanliklarin totaliter mimarisi, Anitkabir'in bugunlerde Atakule'yle yarisan egemenligi ve Meclis'in kara golgesi, o ideal donemin ana hatlarini biz meraklilara sergiler.

"Ala Ozal" liberalizmle cakisan devlet binalarinin gokdelenlesmesi kente bir el yapimi Manhattan havasi vermis olsa da; yine de Inonu doneminin izlerini her yerde gorebiliriz. Bugunlerde yasanan donusum ise, ilk defa burokrasinin degil halkin kendi zevkini Ankara'ya kabul ettirmesidir ve Coskun'un bunu anlamasi asla beklenmemelidir.

"Halkim neylerse guzel eyler" dusuncesi ne kadar sakatsa, ideal donemi her gecen gun mitlestirmek de dusuncede onarilmaz yanlisliklara yol acar...

Monday, September 18, 2006

Sosyal Bilimci Nasil Olunur?

"Sosyal bilimcilik", Universiteye hazirlik kurslarinda secenekler arasinda olmasa da, ya da "sosyal bilimciyim" diyene kiz vermeseler de; bir durum olarak yasanmakta...

Her zaman menude bulunan "aydin", "entelektuel" ve benzeri sifatlardan gayri olarak, "sosyal bilimci" tanimi bence bir genis yelpazede, belirli kurallara sadik kalarak -bilimci sifatindan mutevellit- yasanani -sosyalden mutevellit- sorgulayan insanlara isaret etmekte...

Eninde sonunda bir formasyon gerektiren, ancak ve ancak formasyon yoklugunun dislayiciligi tasimayan bir ozellik bu. Eger formasyon gerekseydi, herhalde sosyallige bir anlam atfetmeye calisanlarin basinda muhendisler gelmezdi.

Kisiyi kendisini "sosyal bilimci" olarak tanimlaya iten en onemli motivasyon ise, herhalde surekli soru sorulan bir yasama duyulen ozlem olsa gerek...

Friday, September 15, 2006

Merhaba...

Erguvan, bendeniz Urbanhobbit'in resmi olmayan fikir cimnastigi mekani... Formel kisitlamalarin disinda, aklima geleni-cince olani hemen zikredebilecegim bir karalama defteri. Dusuncelerin yemekler gibi yeterince kaynatilmaya ihtiyac duymadigi, "referans bulacagim" diye ugrasmaya gerek duyulmayan, en onemlisi gundelik yasam yasandikca kuramin kendisini yeniledigi bir kisisel forum.

Once bana, sonra da hasbelkader Internet ruzgarlarinin buraya dusurecegi kazazedelere hayirli olsun!...