Thursday, June 18, 2009

Türkiye’nin Şirazesi…

Türk toplumunun özeleştiri yapabilmesi için travmalara ihtiyaç duyduğu artık bilinen bir gerçek. Nedenleri bilinmez, bu ülke sınırları içerisinde akla dayanan bir sorgulama yapılabilmesi için mutlaka bir travma yaşanması gerekiyor. Ne kadar yabancı düşmanı olduğumuzu Hrant Dink’in ölümünden sonra öğrendik örneğin, koruculuk sisteminin nasıl bir sistem olduğunu anlamamız için de Mardin’de insanların ölmesi gerekti.

Travma sonrasında analiz yapmak belki sağaltıcı bir etkiye sahip olabilir, yaşadığımız acıyı rasyonalize edip kendimizi daha iyi hissedebiliriz ancak post-travmatik analizler ne olayın tekrarlanmasını engeller ne de başka bir travmanın gelişini.

Oysa bazı durumlarda gelecekteki travmalarımıza dair çok sağlam ipuçları elde edebiliyoruz. Bir futbol maçı, bir şarkı sözü ya da bir siyasinin konuşması ileride canımızı acıtacaklara dair çok iyi fikir verebiliyor. Kamuoyu araştırmaları da güvenmeyi başardığınız zaman Nostradamus etkisi yaratabilirler.

Yılmaz Esmer’in yeni tamamlanan “Radikalizm ve Aşırılıklar” araştırması bu tür kehanetleri içeren araştırmalardan biri. Kapsamlı saha araştırmasının bulgularına göre Türkiye’de insanlar birbirine güvenmiyor; erkeklerin çalışmasını, kadınların evde oturmasını tercih ediyor; içki içenlerden, mayo giyenlerden, eşcinsellerden ve ateistlerden rahatsız. Ayrıca en önemli müttefikimiz ABD’nin ve girmeye çalıştığımız AB’nin de ülkemizi bölmeye çalıştığını düşünenler yüzde 80’e yakın.

Kamuoyu araştırması sonuçlarını tek kişinin düşünceleri olarak okumaya çalışmak yanıltıcı olabilir ama yukarıda bahsedilen bazı oranlar Türk kamuoyunun neredeyse tek kişi gibi ortak bir görüşe sahip olduğunu gösteriyor. Bu ortak paydanın hoşgörüsüzlük, güvensizlik ve tehdit algısı olması bizi kaygılandırması gereken unsur.

Daha önce yapılan çalışmaların da bizlere benzer sonuçlar sunduğu göz önünde tutulursa; önümüzdeki 5 yıl içerisinde başımıza sayısız travma geleceğini söylemek yanlış olmaz. Bu kez travmalar gerçekleşmeden önce kendimizi sorgulamaya başlasak, daha doğru olur.

ARI Bülten, Mayıs'09