Tahammülsüzlüğün Madde Hali…
İlk bakışta ilişkisiz gözükse de, Aralık ayının iki gelişmesi ülkemizin içinde bulunduğu ruh halini çok açık bir şekilde sergiledi. Önce bir grup aydının 1915’te yaşananlardan dolayı özür dileme girişimi ülkemizde farklı görüşlere ne kadar katlanılabildiğini gösterdi. Cumhurbaşkanı’nın annesine kadar uzanan suçlama/yaftalama süreci, farklı görüşlerin yarışabildiği bir ülkeyi düşleyenleri umutsuzluğa sevk etti. Diyalektik bir sentez arayışı beklemek aşırı bir iyimserlik olsa da, farklı seslere katlanılması konusunda ilerleme kaydedildiği inancı sarsılmış durumda.
Öte yandan, Binnaz Toprak ve ekibi tarafından gerçekleştirilen saha çalışması ülkemizde farklı yaşam tarzlarına –din, dil, inanç, cinsel yaşam vs.- karşı tahammülün olmadığını ve bireyler üzerinde kayda değer bir “mahalle baskısı” bulunduğunu ortaya koydu. Yöntem tercihi uzun süreli tartışmalara davetiye çıkarsa da, ortaya konulan olgu metotla gizlenemeyecek ve gözle görülecek kadar açık. Toprak’ın da düşüncelerine katılmayanlar tarafından hafif dozda bir baskıya tutulması farklı görüşlere tahammülsüzlükte kimsenin diğerinden eksik kalmadığını da gösterdi.
1990’lardan bu yana yapılan birçok saha çalışması ülkemizde tahammülün pek de yaygın bir pratik olmadığını ortaya koymaktaydı zaten. Türkiye çok sayıda ülke arasında eşcinsellere, farklı dindekilere, farklı etnik kökene sahip olanlara ve farklı siyasi görüştekilere katlanamama konusunda neredeyse bir rekor sahibi. Buna ilaveten toplumumuzda bireyler arası güvenin de son derece düşük olduğunu ve bu iki olgunun yaş, eğitim, gelir ve siyasi görüşten bağımsız yaygınlığa sahip olduğu da bilinen bir şey. Bir başka deyişle hoşgörüsüzlük ve güvensizlik Türk toplumunun alamet-i farikası olmak üzere.
Daha iyi bir Türkiye düşleyenlerin önündeki en büyük engel küresel kriz, buluttan nem kapan seküler kaygılar ya da ülkenin karşısındaki mütemadi bölünme tehdidi olmayacak. Daha güzel günler için aşılması gereken engel, bizi bu kadar tahammülsüz ve güvensiz kılan somut nedenler; hiç de kolay gözükmese ve iyi niyet sahibi girişimcilerin gözünü korkutsa da…
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment