Avrupa Birliği, Türk Kamuoyu ve Beklentiler
Uluslararası ilişkiler tartışılırken kamuoyunun görüşlerinin yok sayılması yaygın bir pratik. Ama bugün hükümetler için hem meşruiyet kaynağı olan hem de manevra alanı olan sağlayan sıradan seçmenin dış politika hakkındaki görüşlerini dikkate almamak çok zor. Özellikle de fırtınalı Türkiye-AB ilişkileri söz konusuysa.
1996’dan beri yapılan bütün kamuoyu araştırmaları Türk seçmeninin AB’ye tam üyelik projesini desteklediğini göstermekte: Bir referandumda AB’ye üyelik lehinde oy kullanacağını belirtenlerin oranı 1996’da yüzde 55’ten 2001’de yüzde 74’e yükselmiş, izleyen 5 yıl boyunca 65-74 aralığında dalgalandıktan sonra 2006 Haziranında yüzde 57’ye kadar düşmüş. Yüzde 30’luk muhalefete karşın kamuoyunun yarısından fazlası bu projeyi hala desteklemekte.
Sadece desteğin düzeyini değil, belirleyicilerini de keşfeden kamuoyu araştırmalarına göre Türkiye’de insanların AB’ye olumsuz bakış açılarını belirleyen iki önemli faktör var: Birincisi ülkenin bölünme korkusu ve AB’nin bölücü hareketlere olan desteği; ikincisi ise AB üyesi ülkelerin Türkiye’yi asla üyeliğe kabul etmeyecekleri ön yargısı. Ne zaman dış politikada bu iki motiften biri tetiklense, Türkiye’de AB karşıtlığının yükseldiğini görürüz.
11 Aralık sonrasında yapılacak herhangi bir kamuoyu araştırmasının sonucunu öngörmek ise çok zor değil: Müzakerelerin dondurulma kararı ikinci motife bir mesnet oluşturacak ve AB projesine destek en azından rakamsal olarak düşecek.
Bu dalgalanmalar kamuoyunun hafızasında yer etmese doğal sayılabilirdi; ancak yine araştırmalar gösteriyor ki her dalgalanma seçmenlerin bir kısmını daha Avrupa şüpheci kampa belki de geri dönmemek üzere itmekte. Dış politika flörtlerinin getirileri çok olabilir ancak kutuplaşmış algıları çözmek birden fazla nesle düşen bir sorumluluk olabilir.
No comments:
Post a Comment