Türkiye Bir Köprüden Geçerken...
2008 yılının bir önceki yıla kıyasla daha “hareketsiz” geçeceğini öngörmemize karşın, Türban tartışmaları, Anayasa Mahkemesi’nde açılan dava ve CHP Kurultay’ında vücut bulan “solun geleceği” kaygıları; bu yılın da “ilginç” geçeceğinin ipuçlarını verdi. Yarım asırlık kadim Türk demokrasisi birbiri ardına sınavlar vermeye devam edecek gibi gözüküyor.
AKP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılma olasılığı konusunda uzmanların dahi görüşleri bir yazı tura atışından öteye gidemezken; siyaset sahnesinde AKP sonrası aktörler kendilerine yer aramaya başladılar bile. Elde kesin rakamlar olmasa dahi, kamuoyunun açık çoğunluğunun bu davaya da, mesnetlerine de, olası kapatma kararına da karşı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Öte yandan AKP’nin kapatılması durumunda 22 Temmuz’da sandıkta AKP’yi tercih edenlerin çoğunluğunun yeni kurulacak Erdoğan’sız partiye oy verme eğilimi taşıyacakları da açık. Tabii ki Kıyamet gününün ardından AKP yerini sadece tek bir partiye bırakırsa...
AKP’yi bugünlere getiren yüzde 47’nin verdiği aşırı özgüven, siyasal ve ekonomik yaşamda farklı görüşlere cevaz vermeyen Özal mirası monizm ve meşruiyeti sadece sandıkta gören merkez sağ hastalıklarından muzdarip olmayan bir tasavvura girilebilir mi? Türkiye’nin ihtiyacı olan demokratik reformları yapabilecek, ekonomik istikrarı koruyup başı dik bir dış politikaya sahip çıkabilecek bir alternatif olabilir mi? Bütün bunları şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılımcılık prensipleri altında gerçekleştirebilir mi? Daha önemlisi, demokrasinin “köyümüzdeki en iyi oyun” olduğu gerçeğine sahip çıkabilir mi?
Tabii ki bu sorulara olumlu yanıt vermek siyasi başarının anahtarı değil. Ve hatta, bu sorular yok sayılarak da ülkenin bütün idari makamları kontrol altına alınabiliyor. Ama bu soruları yanıtlayabilecek cesarete sahip aktörler, çocuklarımız tarafından her zaman hayırla yad edilecekler; tıpkı 1920’lerin efsane komutanları, siyasal liderleri gibi.
1920’de Ankara’da sömürge olmak haricinde bir yolun ilk adımı atılmıştı. Önümüzdeki dönemde ise yine Ankara’da atılacak yazı tura, geleceğimiz üzerinde düşündüğümüzden çok daha etkili olabilir.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment