Tuesday, August 14, 2007

www.forumgazetesi.com/haber_detay.asp?haber_id=19267

Medya anket okumayı bilmiyor’


Araştırmacılık sektörünün ’öz eleştiri yapması’ ve bazı normlar belirlemesi gerektiğini söyleyen İnfakto’nun kurucusu Emre Erdoğan, ismi çok duyulan şirketlerin anketleri doğru şekilde yapmadığını söylüyor. Erdoğan, "1994’te manipülasyon yaptı" dediği medyayı da eleştiriyor. Erdoğan’a göre muhabirinden köşe yazarına kadar birçok medya mensubu anket okuryazarı değil ve dolayısıyla hatalı yorumlar yapılıyor.

Bahar KURŞUN / İstihbarat
bkursun@forumgazetesi.com


Siyasi kamuoyu araştırmaları ve seçim dönemlerinde seçim anketleri yapan İnfakto’nun kurucusu Emre Erdoğan, 2002 genel seçimlerinde seçim günü TRT için yaptığı ’Sandık çıkış anketi’nde seçim sonuçlarını 1 puanlık hata payıyla buldu. Araştırmacılık sektörünün kendisine ’öz eleştiri’ yapması gerektiğini belirten Erdoğan, sektörde ’iyi’lerin ve ’kötü’lerin ayırt edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Ciddi kamuoyu araştırma şirketinin yaptığı seçim anketlerinde doğruyu bulacağını inanan Erdoğan, seçim dönemlerinde ekranlarda anket açıklayanları eleştirerek "Her seçim öncesi iki ya da üç kişi anket seçimleri için ön plana çıkıyorlar ve tahminlerde bulunarak kendilerine rant sağlıyor" diyor. 1994 seçimlerinde medyanın manipülasyon yaptığını savunan Erdoğan, medyanın anketleri yorumlamasını da eleştiriyor.

Yapılan seçim anketlerini değerlendirir misiniz? Bu anketleri kimler istiyor?

Türkiye’de yapılan kamuoyu anketleri, toplumun nabzını tutup, toplum nereye gidiyor, değişiyor mu, bunu anlamaya yönelik kullanılmıyor. Bunun yerine, çok pasif bir şekilde tahmin etmeye yönelik kullanılıyor. Anket siparişlerini ise medya kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve iş adamları vermesi gerekir aslında. Ama bizde seçim anketi siparişi verenler genelde siyasi partiler. Sivil toplum kuruluşlarından da bir iki tanesi düzenli olarak anket yaptırıyorlar. Yani Türkiye’de olması gereken resim pek yok.

Türkiye’de her araştırma şirketi siyasi anket yapıyor. Ama hepsi birbirinden farklı sonuçlar çıkarıyor. Özellikle 94 seçimlerinde yaşadık bunu. Bu farkların sebebi ne?

Zaten 1994’teki çok büyük manipülasyondan sonra -ki bu medyanın manipülasyonudur- seçim kurulu çok ciddi yasaklamalar getirdi. 1999 seçimlerinde seçim anketi yapmak yasak değildi ama yapılan bu anketleri yayınlamak yasaktı. Biz 1999 seçimleri öncesi başkalarını bilmiyorum ama MHP’nin oylarını tahmin edememek gibi bir sorun yaşadık. 2002’de dönüp bakarsanız, ciddi şirketler çok doğru tahminlerde bulundular. Türkiye’de seçim döneminde anket açıklayan şirketlere bir bakın, seçim öncesi hiçbir şey yapmazlar. O yüzden itibarlı araştırma şirketleri, ciddiye alınması gereken araştırma şirketleri anket sonuçları açıklamaktan imtina ederler. Türkiye’de çok duyulan, ismi çok geçen kurumların çoğu anketleri derme çatma şekilde yapan kuruluşlar. Araştırma işi çok zor bir iş. Eğer siz sürekli bir şey yaratamazsanız kangren olursunuz, anketör bulamazsınız. Bu arkadaşlar dört sene boyunca iş yapmayıp, beşinci yıl iş yapmaya kalktıkları zaman ne doğru dürüst anketör bulabiliyorlar ne de işlerini doğru dürüst yapabiliyorlar. Esas sorun bu. Ciddi araştırma şirketleri, bu işi ciddiye alan şirketler her zaman doğru sonuçlar bulurlar.
Mesela Kıta Avrupası’nda araştırma şirketleri 60 yıllık şirketlerdir. İşlerine çok önem verirler ve araştırmalarını ona göre açıklarlar. Fransa ve Almanya’da anket sonucu açıklamak itibar getirir, bizde ise getirmez.

Bizde de anket açıklamanın itibarlı bir iş olması için neler olmalı?

Bir kere medyanın anket okur-yazarlığını artırması gerekiyor. Ama öncelikle bizim sektörün bir öz eleştiri yapması gerekiyor. Biz hala iyilere iyi, kötülere kötü diyemiyoruz. Onları idare etmeye çalışıyoruz. Hayır, bir şey kötüyse kötüdür. Bizim kendi kendimize normlarımızı koymamız gerekiyor. Eğer işinizi doğru yapıyorsanız ve yeterince fon ayırırsanız seçim sonuçlarını çok iyi tahmin edersiniz. Biz 2002’de 1 puan hata payıyla bildik. Çok ciddi firmalar ciddi olarak uğraşan firmalar bunu yapıyorlar.

Her seçim döneminde televizyon programlarının aranan yüzleri haline gelen araştırmacılar var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Seçim dönemi farklı isimlerin televizyonlarda çıkıp boy göstermesi, bu belirsizlikten yararlanmak isteyen, bunlardan rant kazanmak isteyen aktörlerin olması. Çünkü zaten kamuoyu araştırması, pazarlama araştırması yapan şirketler her zaman iş yapıyorlar. Ama biz şunu görüyoruz ki, her seçim öncesi iki ya da üç kişi anket seçimleri için ön plana çıkıyor ve tahminlerde bulunarak kendilerine rant sağlıyor. Medyanın gösterdiği ve gördüğü ile bu işi yapanlar arasında çok ciddi farklar var.

Siz de mi medyanın yorumlamasını yanlış buluyorsunuz?

Öncelikle medyada bir anket okuma sorunu var. Anket okuryazarlığı sorunu var. Çoğu köşe yazarı ve çoğu muhabir basit terminolojiye bile hakim değil. Rastlantısal ne demek, örneklem ne demek bilmiyorlar. Çoğu medya mensubu, çoğu yazar bundan haberdar değil. O yüzden her zaman sakat bir yorumlama oluyor. İkincisi, genel olarak anket yapan kişilere karşı bir güvensizlik olduğundan, sonuçlar kafalarına yatmazsa anlamaya çalışmak yerine reddetmeyi tercih ediyorlar. Tahmin ettiği sonuç doğru çıkmadığı için işini ve itibarını kaybeden araştırmacı olmuştur da buna inanmadığı için ya da bunu fikren kabul etmediği için işini kaybeden gazeteci olmamıştır.

Siyasi partiler ne sıklıkla siyasi anket yaptırıyorlar?

Bunu ikiye ayırmak lazım. AKP ve diğerleri olarak. AKP kurulmadan önce de kurulduktan sonra da çok düzgün ve düzenli olarak araştırma yaptırıyor. Kendisiyle ilişkili olan şirketler var. Onlarla düzenli olarak çalışıyor. Ama hemen hemen her ay anket yaptırıyorlar. Bir de konu bazlı araştırmalar yaptırıyorlar. Bundan 2-3 yıl önce zina tartışması çıktığında, AKP’nin elinde konuyla ilgili anketler vardı. AKP, Türkiye’nin önde gelen şirketleri kadar anket yaptırıyor, araştırma fonu ayırıyor. Onun dışında doğru dürüst araştırma yaptıran, buna para ayıran hiçbir siyasi parti yok.

AKP’nin bu kadar sık yaptırıyor olması doğru mu?

İstedikleri istatistiklerle ilgili bir şey. Nisan ayının o hızlı temposu içinde haftada bir yaptırmak bile yeterli gelmiyor olabilir. Ortada fol yok yumurta yokken neredeyse haftada bir anket yaptırmak, bana pek anlamlı gelmiyor. Ama dediğim gibi neyi gözlemlemek istediklerine bağlı. Hızlı değişim dönemlerde, çok hızlı anket yaptırmak çok önemli. Paraları olduğu sürece, sık anket yaptırmanın bir sakıncası olduğunu düşünmüyorum.

Peki bir seçim anketinin ortalama maliyeti ne kadardır?

Doğru ve kriterlere uygun yapılmış bir seçim anketinin maliyeti 25 bin dolar seviyelerinde. Ama bazı arkadaşlar 10 milyon dolara da bu anketleri yapabiliyorlar

Sizin yaptığınız anketler 22 Temmuz seçimleri için ne diyor?

Anketlerde çıkan sonuçları söyleyemem çünkü siparişi veren şirket yayınlanmasını istemediği için ambargolu. Ama bizim yaptığımız çalışmalar, AKP’yi birinci, Cumhuriyet Halk Partisi’ni ikinci, Milliyetçi Hareket Partisi’ni ise üçüncü olarak gösteriyor. Büyük ihtimalle AKP oyunu artırmıştır.

No comments: