Saturday, March 21, 2009

Yerel Seçimler Sonrasında Türkiye

Şu ana kadar gidişat 29 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerin Türkiye için bir dönüm noktası olamayacağının ipuçlarını veriyor. Siyasi yelpazenin iki egemen partisi arasındaki bilindik retorik atışma, ülkenin kayda değer çoğunluğunun talep ettiği değişimden çok; mevcut siyasi kilitlenmenin pekişmesinin bir işareti olarak algılanmalı.

Oysa yerel seçimler çok farklı bir rol oynayabilirdi. Yerel yönetimden kastın sadece çöp toplamak, yol yapmak ya da yeri geldiğinde sadaka dağıtmak olmadığını göstermek için benzersiz bir fırsat makro siyasetin rutin dalgalanmaları arasında kaybolup gidecek. Özellikle siyasetten dışlanan kadınlar ve gençler için yerel yönetimlerde deneyim kazanmak bu kesimlerin siyasete mesafeli duruşunu değiştirebilirdi. Yerel Yönetimler yasasının sağladığı katılımcılık mekanizmalarını harekete geçirmek, yönetişimi moda bir kavram olmaktan çıkarabilirdi.

Şeffaflık prensibinin pratik uygulamaları bu ülkede saklısı gizlisi olmadan da hizmet verilebileceğini gösterebilirdi. Sosyal devletin nasıl çalışabileceğini gösteren uygulamalar, önümüzdeki dönemde vatandaşımızı korumanın en iyi yolunun sadaka vermek olmadığına bir kanıt olabilirdi. İmar planlarının katılımcı, şeffaf ve denetlenebilir şekilde değiştirilmesi, imar rantının hemşerilerle paylaşımı Türkiye için bir model oluşturabilirdi.

Ne yazık ki yerel yönetim için yaşanan kıran kırana rekabet saydığımız bu eksenlerden ziyade belirsiz bir rantın paylaşılması üzerinden gerçekleşiyor. Küresel krizin ve artık elle tutulur hale gelen durgunluğun çerçevelediği bir ortamda, seçmenlerimiz yukarıdaki vaatleri ne kadar benimserdi o başka bir tartışma konusu. Ama 3000’e yakın belediyeden sadece bir tanesi bile “değiştirebileceğimizi” gösterebilseydi; ülkemiz 10 yıl sonra çok farklı bir ülke olurdu.
Son bir not olarak müstakbel siyasi girişimcilerin girişimlerini seçim sonrasına ertelemeleri yeni rüzgarların gemimizi sağlam limanlara götürme umudunun ne kadar zayıf olduğunu göstermekte. Hiç maç yapmayacaksanız, bu kadar antrenman ne işe yarar ki?

ARI BÜLTEN, ŞUBAT'09

No comments: